Antik İskenderiye Kütüphanesinin giriş kapısında, “Bilim, bizi tanrıların gazabından kurtarır.” diye yazarmış. İlk çağdan, bu güne ilimin kurtarıcı ve iyileştirici yönü kütüphanelerin temel konusu olduğu gibi insanların da temel gündemi olmuştur. Kütüphane girişlerindeki bu yazıdan anlaşıldığı üzere, bilgiyle iç içe olan toplumlar ve bireyler sıkıntılarını kolayca aşabilmektedir.
Yine Antik Yunan’da bir kütüphane girişinde ise; “insan ruhunun iyileştiği yer” şeklinde bir yazının olduğu söylenir. Benzer bir şekilde, bir Japon atasözü de “Okumak ruhun ilacıdır.” diye söyler. Kitapların ve okumanın iyileştirici gücüne dikkat çeken bu ifadelerden anlaşıldığına göre insanoğlunun ilk gününden bu yana bilgi önemsenmiş ve mutluluk kaynağı olarak değerlendirilmiştir. Bilgi ve görgü insanları ve toplumların sağlığına ciddi oranda fayda sağlamaktadır.
Günümüzde artık, profesyonel anlamda, kitapla tedaviler gerçekleştirilmektedir. Psikologlar danışanlarına iyileştirici olarak “Kitap Terapi” yöntemini önermekte ve uygulamaktadır. Buna göre kitap terapi yöntemi, psikolojik sıkıntı yaşayan kişilere, onların serüvenlerine benzeyen hikayelerin olduğu kitaplar okutularak uygulanmaktadır.
Öykü terapi olarak da ifade edilen bu yöntemde insanların kendi problemlerini fark etmeleri ve böylelikle sorunlarıyla başa çıkmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Benzer bir hikâyeyi gören kişiler, aslında yaşadıkları olumsuzlukları ve sıkıntıları başkalarının da çektiğini görerek yalnız olmadıklarını anlamaktadırlar. Hikâyelerde ortaya konan mücadele etme yolları ve çözüm yolları konuşulup analiz edilmektedir.
Psikolojik herhangi bir sıkıntı yaşanmasa da kitap okumak zaten her zaman şifa vericidir. Okuyanı her türlü rahatlatır ve iyileştirir. Kitap okumanın faydaları saymakla bitirilemez, bu anlamda. Konuya ilişkin yapılan araştırmalar da bunu kanıtlar niteliktedir. Bazı araştırmalara kısaca göz atmakta yarar olacaktır.
Bu minvalde yapılan araştırmalardan birisinde kitap okumanın stresi azaltmaya yardımcı olduğu görülmüştür. Çünkü okuma sırasında insan, mevcut stres kaynaklarından bir nebze de olsa uzaklaşarak; öykülere ve konulara odaklanarak sakinleşmektedir. İnsanlar ilgi çekici öyküleri ve konuları okuyarak yeni keşifler yapma olanağı bulmaktadırlar. Böylece mutlu olan bireyin stresinde azalma görülmektedir.
Depresyonla mücadele olumlu katkısı anlaşıldıktan sonra batıda bazı ülkelerde akıl hastalıkları hastanelerinde kütüphaneler kurulmuştur. Böylece hastaların ruh hallerini iyileştirmek ve onlara iç görü kazandırmak amaçlanmıştır. Doktorlar artık, hafif düzeyde psikolojik hastalıkların tedavisinde ve bazı zihinsel bozukluklarda kitap okumayı tavsiye etmektedirler.
Diğer bir araştırmaya göre kitap okumanın insan ömrünü uzattığı ölçülmeye çalışılmıştır. Buna göre elli yaş üzerindeki binlerce denek üzerine yapılan araştırmada, kitap okuyan insanların okumayanlara göre iki yıl daha fazla yaşadıkları ortaya konulmuştur. Aynı araştırmada çokça kitap okuyan insanların ölme sıklığının da okumayan insanlara göre daha az olduğu gözlenmiştir.
Okumanın insanlarda kelime dağarcığını geliştirici bir niteliğe sahip olduğu araştırmalarla ortaya konulmuştur. İnsan okurken herhangi bir kelimenin anlamını bilmese bile insan zihni o kelimeye bir anlam verebilmektedir. İnsan, kelimeleri doğuştan sonra nasıl öğreniyorsa ve anlamlandırıyorsa; okuma ile beraber yeni kelimeleri öğrenmeye ve anlamaya devam etmektedir.
Çok az denilebilecek düzeyde kelimelerle konuşan bir millet olarak okumalar yapmaya daha çok ihtiyacımızın olduğu aşikârdır. Çok kelime bilmek ve konuşmak düşünce gücünü de geliştiricidir. İki yüz kelime ile konuşan ve düşünen birisiyle bin kelime ile düşünen ve konuşan birisin algısı ve kavrayışı elbette farklı olacaktır.
Kitap okumanın en önemli katkılarından birisi de kulaktan dolma yalan yanlış bilgilere karşı tedbirli olmayı sağlamasıdır. Okuyan kişilerin, deyim yerindeyse, akıllarını başkasına kiraya veren kişilerden olmadığı söylenebilir. Okumak insanlara, her konuda karşılaştığı bilgileri analiz ederek; ölçüp, biçerek hareket etme becerisini kazandıran bir özelliğe sahiptir. Her duyduğuna inanan ve kanan kişilerin daha az okudukları söylenebilir.