enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhpgüzel şeyler oluyoriyi şeyler oluyorankaraistanbulizmirhaber sitesigüncel haberler
DOLAR
33,9762
EURO
37,6709
ALTIN
2.725,36
BIST
9.771,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara
Parçalı Bulutlu
26°C
Ankara
26°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Hafif Yağmurlu
27°C
Pazartesi Çok Bulutlu
30°C
Salı Parçalı Bulutlu
29°C
Çarşamba Az Bulutlu
28°C

OKUMAK İYİLEŞTİRİR 2

03.04.2023 14:59 | Son Güncellenme: 03.04.2023 15:00
0
A+
A-

Okumaya dair, “Okumak soylu bir eylemdir.” sözü duyduğum en güzel sözlerin başında gelmektedir.

 

Okumak, eski çağlarda, gerçekten soyluların ya da üst sınıf mensuplarının işiydi. Matbaa öncesinde bilgi, seçkin zümrelerin elinde bir hegemonya aracıydı. Zengin olanlar kitapları alabiliyor ve kütüphaneler oluşturabiliyorlardı. Halkın okuma ve yazması yok denecek kadar azdı. Okuma yazma bilinse dahi kitaba erişmek çok zor ve maliyetliydi.

 

Herhangi bir kitabı bırakalım, bu durum Hristiyan dünyada İncil içinde geçerliydi. İncil kilisenin kontrolünde olup, sıradan insanların erişebileceği bir kitap değildi. Kilise bu yolla kutsal kitap sayesinde kitleleri kontrol etmekte ve onları sömürmekteydi. Toplumu her konuda olduğu gibi bilgi konusunda da kendilerine mahkûm ederek saltanatlarını sürdürmekteydi.

 

 

Parantez içinde bir noktayı vurgulamakta fayda vardır; Orta Çağ’da, Batı’daki bu durum, İslam dünyası için geçerli değildir. Aynı dönemlerde İslam dünyasında dünyaca ünlü birçok kütüphane vardı. Bu kütüphanelerde milyonlarca kitap mevcuttu.

 

Matbaanın icadı ile kitapların basılması, yaygınlaşması ve böylece maliyetlerinin düşmesi mümkün olmuştur. Çok sayıda kitabın kolaylıkla çoğaltılması, kitapların artık toplumun bütün kesimleri tarafından temin edilebilmesini beraberinde getirmiştir. Özellikle son yüzyılımızda basılan kitap sayıları da bu kitapları okuyanların sayısı da artmıştır. Okumak her ne kadar kolay hale gelse de soylu ve elit olma niteliğini korumaktadır.

 

Geldiğimiz noktada, “okuyan insan soylulaşır” denilirse doğru olur. Okumak, önceleri gerçek anlamda soyluların işiyken; şimdi ise okumak insanı soylulaştırmakta ve seçkin bir birey haline getirmektedir. Nitekim yüce kitabımız “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (39/9) diye buyurmaktadır. Peygamberimiz de âlimlerin peygamber varisleri olduğunu belirtmiştir. Okuyan, araştıran ve öğrenen insanların toplumsal mertebelerinde yükselme söz konusudur. Hâlbuki İslam’da kimsenin kimseye üstünlüğü olamaz. Ancak okuyan ile okumayan arasında bariz bir farkın olduğunu söyleyebiliriz. Okuyan ve bilenler öne çıkmaktadır. Okuyan insanlar, okuduklarıyla amel ederlerse toplum içinde izzet ve şeref sahibi olacaklardır.

 

Bizim medeniyetimizde toplumsal sınıflar yoktur. Toplumsal yapı içerisinde hareketlilik tüm yönleriyle her zaman olmuştur. Köle olan birisi, şayet ilimle uğraşırsa ve alanında yetkin birisi olursa, kadılığa ve sadrazamlığa kadar dahi çıkabilmiştir. Bunun örneklerini Türk ve İslam tarihinde fazlasıyla görmek mümkündür. Konuya ilişkin olarak yüce peygamberimiz “Hikmet (ilim) şerefli bir insanın şerefine öyle öyle büyük bir paye ilave eder ki köleleri, sultanların seviyesine çıkarıncaya değin yükseltir.” diye buyurmuştur.

 

Okuma ile beraber insanların hali, tavrı, tutumu ve konuşmaları daha nitelikli hale gelerek ciddi anlamda değişmektedir. İnsanlar yeni şeyler öğrendikçe mutlu olmaktadırlar. Günlük hayatın sıradanlığı içerisinde farklı bir şeyler edinmek ve öğrenmek büyüleyici bir etkiye sahiptir. Bazen yeni bir şey öğrendiğimiz zaman heyecanlanıp başka yeni şeyleri öğrenmek için çabaya girebiliyoruz. Bizleri öğrenmeye daha istekli hale getiriyor, yeni şeyler okumak ve bilmek.

 

Yeni şeyler öğrenmek hayata farklı bir açıdan bakmayı; olaylara ve olgulara yönelik algılarımızın değişmesini sağlamaktadır. Böylece okumak sayesinde çevremizde meydana gelen değişimlere uyum sağlamak kolaylaşmaktadır. Sabit fikirlerden kurtaran ve farklı bakış açılarını kazanmaya yardımcı olan okuma eylemi, yaşanılan sorunlar ve krizler sırasında da yerinde tepkiler verebilmektedirler. Bilmek bu anlamda kurtarıcı bir nitelik kazanmaktadır.

 

 

Çok okuyan ve öğrenen insanlar çevrelerinde ilgi çekici kimseler oluvermektedirler. Çünkü olayları, olguları ve hayatın bütününü daha mantıklı bir biçimde ve yüksek bir anlayış çerçevesinde değerlendirmek, okumakla ve öğrenmekle gerçekleşmektedir. Bu özelliklerinden dolayı okuyan insanlar, kendilerine fikir danışılan, görüşleri önemsenen ve söylediklerine kulak asılan bir niteliğe sahiptir.

 

Öğrenme ile beraber içimizde kendimizle gurur duymak, başarı hissi ve iç huzur meydana gelmektedir. Çoğu zaman, günlük hayatın rutini içerisinde boğulup gitmekteyiz. Yaşanılan sıradanlıktan kurtulmak ve yenilikler yaşamak istemekteyiz. Burada okumak ve öğrenmek, bu sıkıcı rutini kırmanın en güzel yoludur. Hayatımızda rutin engeller aşılınca, kendimizi daha iyi hissetmeye başlarız. Bu durum insanın kendisini daha başarılı hissetmesine ve özgüven duygusunun gelişmesine vesile olur. Böylece kişi kendimizden memnun bir halde, daha fazla öğrenmek için gayrete gelebilmektedir. Öğrenmenin verdiği kişisel gurur sayesinde bireyler yaşamını mutlu ve huzurlu bir şekilde sürdürebilmektedir.

 

Motivasyon ve gayret demişken, okuma serüveninde heyecanlandıran konular ve kitapların tercih edilmesine değinmek gerekir. Kişiler ilgi duyduğu konularda okumalar yaptıkça, okumaya dair heyecanın arttığı fark edilecektir. Okudukça ve öğrendikçe yeni yeni şeylerin keşfedildiği far edilecektir. Yeni konuların ve yeni kitapların kapısının aralandığını görmek, hoşa giden bir nitelik taşımaktadır. Öğrenme ve okuma yolundaki tutku, yenidünyalara uzanmamızı ve kendimizi sürekli olarak geliştirmemizi beraberinde getirecektir.

 

Geçmişten günümüze okumanın ve öğrenmenin seçkin bir tarafı her zaman olmuştur. Okumak ve öğrenmek insanın toplum içerisinde itibarlı olmasını sağlarken; aynı zamanda kişinin iç dünyasında da kendisini seçkin hissetmesini sağlar. İç dünyalarında kendilerine dair olan öz saygının artması kişileri mutlu ve huzurlu kılmak için yeterlidir. Bu anlamda mutluluğun en önemli formüllerinden birisinin, insanlarda yaşam doyumu sağlayan bir unsur olarak, okuma eylemi olduğunun altı çizilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları
31.03.2023 14:58
29.03.2023 13:19
29.03.2023 13:31
29.03.2023 13:07
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.